Normali bilmeyen anormali tanıyamaz

Saliha Erdim 2024-02-20

Normali bilmeyen anormali tanıyamaz

Araba, şoförün istediği yere gider, zihin de bilginin. Ne tarafa gideceğini bilenler, ona göre yolunu ve yönünü seçerler. “Biz de hayat yolculuğundayız, nasıl yaşamalıyım, hangi yöne gitmeliyim, bu yolculuğun sağ salim tamamlanması için bende bulunması gerekenler neler?” diyerek hayatımıza göz atmalıyız. Yanlış bir düşünme biçimi, yanlış davranmaya sevk eder. Bu ilişki içinde olduğumuz insanları da etkiler ve insan alıştığını savunma eğilimindedir. Eğriliğini normal görüp “Ben düzelmem” diye direnenler, başkalarını da eğri yaşamaya mahkûm ederler. Bu yüzden teşhis tedaviden önceliklidir çünkü bir durumunun ne olduğunu anlamadan, onun için ne yapılacağı bilinemez. Önce, belirtiler bir araya toplanır, bunun normal skalanın hangi dilimine denk geldiği tespit edilir k, bunun için de ortak bir doğru, yani ölçümüz olmalı. Ölçüye göre normal sınırlarda olup olmadığı, normal sınırlarda değilse, yine ortak doğrulara göre ne yapılacağı tespit edilir ve ona uygun bir reçete hazırlanır. 1. “Bende rahatsızlık yok, dolayısı ile tedaviye ihtiyacım da yok” deniyorsa, burada yapılabilecek bir şey yoktur. 2. “Bende rahatsızlık var fakat bunun için bir şey yapmaya gerek yok, kendiliğinden düzelir” deniyorsa, bunun için de yapacak bir şey kalmaz. 3. “Evet bende rahatsızlık var, tedavi de olayım fakat benim bildiğim usullerle, metotlarla” deniyorsa, bu da ortak doğrulara ve daha iyiye götürücü metotlara uygun değilse, burada da bir şey yapılamaz. Ölçü yanlışsa, ölçtüğümüz doğru çıkmaz. 4. “Evet bende rahatsızlık var, bunun için hangi yöntemi, hangi tedaviyi uygulamalıyım?” deniyorsa, işte burada doğru ve objektif bir bakış, kendini görebilme ve gerekeni yapma niyeti vardır. Niyet varsa, o niyete uygun adım atılma ihtimali yüksektir.

İnsanın niyetini önce kendisi için düzeltmesi, zihin ve yürek kabını gözden geçirmesi, içindeki programa kendisini doğru yönetecek bilgileri yüklemesi lazım. Allah’ın (cc) izniyle kendisini en iyi şekilde yönetecek kapasite var fakat bilgi yüklemesi yapılmazsa, kapasite atıl kalır ve bir süre sonra da iptal olur. Hangi konuda olursa olsun, ne zaman “Daha doğru ve iyi bir şey için ne yapılmalı?” diye düşünecek olsak, bütün yollar doğru bilgi ile kesintisiz bir bağ kurulmasına çıkıyor. Gözün gördüğü kalbi etkiler, gördüğümüz bilgidir. Duyduklarımız bizi etkiler, duyduklarımız bilgidir. Okuduklarımız zihnimizde düşünce kapıları açar, okuduklarımız bilgidir. Gönülden bağlı olduklarımızın hali ve sözü bizi etkiler, bunlar bilgidir. Dostlarımız ağırlıklı olarak gönlümüzün frekansında yayın yapanlardan oluşur, onların yönelişi bilgidir. Yani kimlere yakınsak, kimlerle irtibat halindeysek, kulağımız ve gönlümüz ne tarafa doğru açıksa, o taraftan besleniriz.

Rabbim (cc), bizi Sana yaklaştıracak olanı gönlümüze sindir. Düşündürecek, aklettirecek bilgiler azığımız olsun. Kendimizi düzeltmek en öncelikli işimiz olsun. Sevmek ve saygı duymak vazgeçilmez tarzımız olsun. Yapana değil yaptırana, söyleyene değil söyletene bakmak, Yusuf (as) gibi şiarımız olsun. Seninle sevinmek, senin safında olmak, senin için yaşamak, ahlâkımız olsun. Biz isteyeniz, veren Sensin. Doğruyu istet ve nasip et ey Rahmeti Rahman (cc)

Anahtar Kelimeler :

Paylaş


Yorum Sayısı : 0